Olimpik hareketin amacı dünya barışına ve daha iyi bir dünyanın yaratılmasına katkıda bulunmak üzere gençliği hiçbir ayırım gözetmeden ve birbirini anlamaya dostluk dayanışma ve FAİR-PLAY anlayışına gerektiren olimpiyat ruhu içinde spor ile eğitmektir. iç içe geçmiş 5 halka ile simgelenen olimpik hareketin etkinliği evrensel ve kalıcıdır.

14 Şubat 2010 Pazar

Vancouver 2010

Kanada'nın Vancouver Kentinin Evsahipliği Yaptığı 21.olimpik Kış Oyunlarına 82 Ülkeden 2700 Sporcu Katılıyor.

Alman ekibi Torino'da kazandığı ünvanı korumak ve milletler sıralamasında yeniden birinci olmak azminde. Almanya'nın, bütün zamanların en çok altın madalya kazanan ülkeleri sıralamasında da Rusya'yı yakalayıp birinciliğe yükselmesi mümkün. Kış Olimpiyatları'nda şimdiye kadar Rusya 121, Almanya ise 119 altın madalya kazanmıştı.

150 kişilik bir kafileyle müsabakalara katılan ve en çok branşta mücadele edecek ülkelerden biri olan Almanya; 1992, 1998 ve 2006 Kış Olimpiyatları'nda en çok altın madalya kazanan ülke olmuştu. Almanya'dan başka, ABD, ev sahibi Kanada, Avusturya, Norveç ve Rusya'ya da altın madalya birincisi olma şansı tanınıyor. Almanya 2006 Torino Olimpiyatları'nda 11 altın, 12 gümüş ve 6 da bronz madalya kazanmıştı. Alp ve kuzey disiplini kayağın yanı sıra artistik buz patinajı, kızak ve sürat pateni Almanya'nın favori gösterildiği branşlar.

Ev sahibi Kanada konuklarına nezaketsizlik edip en fazla altın madalyayı kazanmak için kış oyunlarına iddialı bir programla hazırlandı. 'Kürsüyü sahiplen' kampanyasıyla beş yılda 117 milyon dolar harcayarak oyunlara hazırlanan Kanada'nın bu yatırımın karşılığını alması kolay olmayacak. Kanada 2006 Torino Olimpiyatları'nda yedisi altın, onu gümüş ve yedisi de bronz olmak üzere 24 madalya kazanmıştı.

Deniz kıyısında olimpiyat keyfi

15 branşta 86 altın madalyanın sahiplerini bulacağı Vancouver Kış Olimpiyatları'nın deniz kıyısındaki bir kentte yapılacak olması da oyunlara apayrı bir özellik kazandırıyor. Müsabakaların büyük bölümü, Vancouver'e 125 km. mesafedeki Whistler ve Cypress Mountain adlı kış sporları merkezlerinde seyredilecek.
Kış Olimpiyatları'ndan bazı rakamlar ise şöyle:

- Üç milyar televizyon seyircisi.

- 1 milyar 115 milyon euroluk toplam maliyet.

- Açılış ve kapanış törenlerinin faturası, 40 milyon doları bulacak.

- Açılış törenindeki gönüllü figüran sayısı 4 bin.
- Almanya Vancouver'den önceki 20 kış olimpiyatında 330 madalya kazandı.

- ABD kış olimpiyatlarına 200'den fazla sporcuyla katılmayı başaran tek ülke oldu.

- 2006 Torino Olimpiyatları'nda 26 ülke en az bir madalya kazandı.

- Vancouver'le birlikte 21 kez kış oyunları tertiplenmiş olmasına rağmen artistik buz pateni 23 kez olimpik oldu. 1908 ve 1920 yaz olimpiyatlarında artistik bu pateni de vardı.

- Vancouver'deki Olimpiyat Meşalesi 16 gün yanacak.
- ABD, 13 ayrı kış sporları branşında altın madalya kazanan tek ülke. ABD sadece biatlon ve kuzey disiplini kombinede olimpiyat şampiyonu olamadı.

- 1924 yılından beri bütün kış oyunlarına katılan ülkeler: Finlandiya, Fransa, ingiltere, italya, Kanada, Avusturya, Macaristan, Norveç, Polonya, isveç, isviçre ve ABD.

Madalya rekoru Daehlie'de

- Norveçli mukavemet efsanesi Björn Daehlie kış olimpiyatlarının sekiz altın madalya kazanan tek sporcusu.

- Altı kez kış olimpiyatlarına katılan sporcu sayısı, 15. Vancouver'de de, yedinci kez kış oyunlarına katılan sporcu bulunmuyor.

Kanada, kendi topraklarında şimdiye kadar hiç altın madalya kazanamadı. Ev sahibi ülke, 1988 Calgary ve 1976 Montreal Olimpiyatları'nda birincilik kürsüsüne çıkamamıştı.


4 Şubat 2010 Perşembe

Yalnız Aslan! O, Derya Büyükuncu..

Ev sahipliği yaptığımız Avrupa Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası’nda final yüzen tek Türk sporcusu olan Derya Büyükuncu, Sabah Gazetesi muhabiri Fehmi Özgüler’e konuştu.

Şampiyonaya nasıl hazırlandın?

Her zaman dediğim gibi Amerika’da kendi başına çalıştım. Federasyon tarafından hiçbir imkan sağlanmadan, kendi idman programımı hazırlayıp, kendi kendimin antrenörlüğünü yapıp, kendi derecelerimi tuttum. Doktorum, masörüm de yoktu. Kısaca hiç kimse yoktu. İdman yaparken bir tanrı vardı yukarda ve duyduğum tek şey de kendi nefesimdi. Yanımdaki tek kişi eşim Zehra’ydı. Ben işte böyle hazırlandım şampiyonaya. En iyi derecemi yüzmeyi bekliyordum tabii ama bu sizi nereye koyar onu önceden bilemiyorsunuz. Ama beni en çok rahatsız eden şey birilerinin çıkıp ‘Derya’dan madalya bekliyoruz’ demesi oldu. Çünkü bu hak kimsede yok. Olmaması da lazım… Çünkü bana gereken yardımı kimse yapmadı. Bir şeye ihtiyacın var mı diye arayan soran da olmadı. Ne yiyip içiyorsun, nasıl idman yapıyorsun diyen de… Bir de rakiplerimin bu şampiyonaya nasıl hazırlandığını düşünün. Onlarda 10 varsa ben de 1 bile yoktu ve buna rağmen Avrupa 5′incisi oldum. Benden daha ne bekliyorlar ki! Komik olmasınlar.

Federasyonun seni kampa davet ettiği ancak ‘Çoluk çocukla kampa girmem’ diye geri çevirdiğin iddia ediliyor.

Kesinlikle böyle bir şey yok. Kim söylüyorsa yalan… Kimse de beni kampa davet etmedi. Ben zaten ABD’de çalışıyorum. Federasyon ile arandaki sorun ne?

Bunu kişiler ve kurumlara bağlamaktansa genel olarak konuşmak daha iyi. Ben 15-20 senedir aynı şeyleri söylüyorum. Benim tepkim bir iki isme değil. İsyanım sisteme… Bakın; 10 sene önce x ülkeden bir yüzücü ile aynı dereceyi yüzmüşüm. Ama geçen zamanda ona yatırım yapılıyor, çeşitli imkanlar sağlanıyor. Bana ise yok. Şimdi mantıklı düşünürseniz, benim onunla yarışırken çok çok gerilerde kalmam lazım. Ama ben hala Avrupa 5′ncisi oluyorum. Bu bir mucize değilse, nedir? Buna rağmen insanlar, şu andaki sporcu antrenörleri katmıyorum bunun içine, gelip beni tebrik bile etmediler, final yüzdüğüm için. Telefon bile açmadılar…

Ya sponsorlar…En azından bu şampiyona için sponsor bulamadın mı?

Benim hiç bir zaman sponsorum olmadı. Bu şampiyona için de 10 ay önce bir çok firmaya yazılar yazdım, bire bire görüştüm, neler yapabileceğimi anlattım… Hiçbiri evet demedi. Eğer sponsorum olsaydı ilk ikiye bile girebilir, belki de Avrupa rekoru kırardım.

Gönüllü Antrenör Hazırladı

Galatasaray Atletizm Takımı antrenörlerinden Rıza Yetiş gönüllü olarak beni bu yarışa hazırladı. Değişik bir idman tekniği kullandı. Bütün atletizm camiasına buradan teşekkür ediyorum. Yüzme camiasından ziyade beni atletizm camiası destekledi. 5′nci olduğum zaman onlar benim için bağırdı, beni alkışladı. Ama yüzmeden bunu yapan kimse yoktu.

Bugüne kadar köstek oldular

Bundan önce 5 olimpiyata gittiniz. 2012 Londra Olimpiyaları’na da giderseniz bu bir dünya rekoru olacak. Ne düşünüyorsunuz?

Gidersem olacak. Ama imkan sağlayacaklar mı bunu göreceğiz. Ama ben şahsi imkanlarımla da olsa gitmek isterim. Ben kendime güveniyorum ama bana destek mi olacaklar köstek mi? Bu zamana kadar köstek oldular ve buna rağmen başarılı oldum. Kuyumu kazmalarına, arkamdan konuşmalarına ve bana iftira atmalarına rağmen başarılı oldum. Bir de destek olsalar acaba neler yapardım. İnsanlar ellerini vicdanlarına koysunlar ve bunu bir düşünsünler.

3 Şubat 2010 Çarşamba

Michael Phelps. O bir idol!


Michael Phelps, 30 Haziran 1985'de öğretmen bir anne ve polis memuru bir babanın 3. çocuğu olarak Baltimore'da dünyaya geldi. ''Hiperaktivite bozukluğu (aşırı hareketlilik)'' teşhisi konulan ve annesine bir öğretmeninin, ''Üzgünüm Debbie, Michael hayatında hiçbir işe yoğunlaşamayacak'' demesi üzerine, yüzücü ablalarının da desteğiyle 7 yaşında havuzlara gidip gelmeye başlayan Phelps, dezavantajını fırsata çevirmeye başladı.
Kendine ve çevresine problem olan tükenmez enerjisini, havuzda atmayı başaran Phelps, çok kısa sürede kaptığı yüzme tekniğiyle, 10 yaşında kendi yaş kategorisinde ABD rekoru kırdı.
Dokuz yaşındayken anne ve babası ayrılan, o günden sonra da babasıyla arası açılan Phelps'in antrenörü Bob Bowman, başarılı yüzücünün baba rolünü de üstlendi. Antrenörünün peşinden Michigan Üniversitesi'ne giden ve burada Spor Yönetimi eğitimi gören Phelps, bulabildiği zamanlarda X-box, playstation ve blackberry'siyle oynayıp, arkadaşlarıyla buluşmayı seviyor.
Yarışlarda, son ana kadar elinden düşürmediği ''MP3 Player''ında, ağırlıklı olarak ''rap'' şarkılar bulunan Phelps, yarışlardan önce karbonhidrat depolamak için bol bol hamur işi yiyor.

-YÜZMEK İÇİN YARATILMIŞ-

Antrenörü Bowman'ın da söylediği gibi ''Suda yaşayanların vücuduna sahip olan (Aquatic Body)'', 1,93 metre boyundaki Michael Phelps'in, bacaklarının kısa, gövdesinin iri olması, yüzerken kendisine avantaj sağlıyor.
Kollarını iki yana açtığında, mezuranın 2,01 metreyi gösterdiği ''balık adam''ın, daha etkili kulaç atmasını sağlayan büyük ellerinin yanı sıra, ''palet''i andıran ayaklarının 48,5 numara olması da rakiplerini geride bırakmasını sağlıyor.
Eklemleri çok esnek olan, bu sayede de yarışın başlangıcında veya dönüşlerden sonra ''yunus yüzüşü''nü gerçekleştirebilen Phelps'in en önemli üstünlüğü ise kardiyovasküler kapasitesi... Normal insanınkinden 3 kat fazla olarak, kalbi, vücuduna dakikada 30 litre kan pompalayan Phelps'in vücudu, çok az laktik asit salgılıyor. Bu nedenle de Phelps, rakiplerinden daha geç yoruluyor. Sudan çıkınca ise esnek eklemleri nedeniyle sık sık düşen Phelps'in, havuzdan çıkınca koşması yasak...
-HAFTANIN 7 GÜNÜ ANTRENMAN-

Son derece titiz, otoriter ve ''çalışma delisi'' olan antrenörü Bob Bowman'ın, her akşam 21.00'de yatıp, her sabah 04.30'da kalkması ve 05.15'den 19.30'a kadar havuzda olmasına bakılırsa, Phelps'in başarısına şaşırmamak lazım.
11 yaşından bu yana kendisini yalnız bırakmayan Bowman ile ''oldukça yüklü'' bir antrenman programı izleyen Michael Phelps, Bowman'dan sonra lakros, Amerikan futbolu ve beyzbolu bırakarak, kendini olimpiyatlara adadı.
1998 yılından sonra haftalık antrenmanını 7 güne çıkaran Phelps, haftada 80 kilometre yüzmeye başladı. 2004 yılından sonra antrenman sayısı yeniden 6 güne inen Phelps, yılın 3 haftasını ise yine Bowman yönetiminde milli takım ile geçiriyor.

-BİLİM ONUN EMRİNDE-

Böylesine değerli bir yüzücüyü yetiştirirken, bilimin nimetlerinden de faydalanan Bowman, ABD'nin en nitelikli uzmanlarıyla işbirliği yaparak, Phelps'i sürekli denetimde tutuyor.
ABD Yüzme Federasyonu Bilim Direktörü Genadijus Sokolovas, kendi geliştirdiği bir cihazla yıl boyunca ''swim-power'' testi uyguladığı Phelps'in göğüs çevresine, antrenman sırasında bir elektronik kuşak takıyor. Bu kuşak, saniyede 60 kez veri gönderirken, havuzun kenarındaki ve dibindeki iki kamera da Phelps'in her hareketini kaydediyor. Sonuçlara göre, Phelps'in kol ve bacak hareketleri, daha da mükemmelleştirilmeye çalışılıyor.


-''TÜM ZAMANLARIN EN BÜYÜK YÜZÜCÜSÜ''-

Yüzme otoritelerince ''tüm zamanların en büyük yüzücüsü'' olarak görülen Phelps, olimpiyatlarda toplam 14 altın madalya kazanarak, tarihe geçti. Pekin-2008'de kazandığı 8 altın madalya ile ''tek bir olimpiyatta en fazla altın madalya alan sporcu'' unvanına ulaşan Phelps, vatandaşı yüzücü Mark Spitz'in 7 altın madalyalık (Münih-1972) rekorunu da geliştirmiş oldu. Atina-2004 ve Pekin-2008'de 2'si bronz olmak üzere, toplam 16 madalyayı boynuna takarak, ''oyunlar tarihinde en çok madalya kazanan erkek sporcu'' unvanını da elde eden Michael Phelps'in, 37 dünya rekorunda da imzası bulunuyor.
2003 yılından bu yana üst üste 5 yıl ''Dünyanın en iyi yüzücüsü'' seçilen, 2001'den bu yana da üst üste 7 kez ''ABD'nin en iyi yüzücüsü'' ilan edilen ''balık adam'', kariyerine 45'i altın olmak üzere, toplam 54 madalya sığdırdı.



-GENÇLİK HATASI ESRAR-

Öte yandan, alkollü araç kullandığı için 2004 yılında göz altına alınan Phelps'in, geçen yıl Kasım ayında bir okul partisinde esrar içerken çekilen fotoğraflarının Şubat ayında medyaya ''bomba'' gibi düşmesi, genç yüzücünün başını bir hayli ağrıtmıştı.
Müsabakalardan 3 ay men edilen Phelps, Mayıs ayında yeniden havuzlara döndü..

Berlin Dünya Atletizm Şampiyonası’nda kırdığı rekorlarla dikkat çeken Jamaikalı atlet Usain Bolt, Habertürk Gazetesi’nden Murat Ağca’ya konuştu.


Dünya’yı peşinde koşturan Jamaikalı rekortmen atlet Usain Bolt, Berlin’deki ‘çok özel’ davet için salonun kapısından girdiğinde, kalabalıktan uğultu yükseliyor: ‘İşte geldi’… Dünya basınından bir avuç temsilciyle, özel konukların yer aldığı toplantıda Türkiye’den sadece Habertürk vardı. Her zamanki rahat ve sempatik tavırlarıyla soruları yanıtlayan ‘uçan adam’ ile aynı salonda altın değerinde 45 dakika geçiriyoruz. Sadece Bolt değil, 100 metrenin altın kızı Shelly-Ann Fraser, iki şampiyonun aileleri, Jamaikalı bakanlar hepsi orada. Konuşmaya, dünyanın sorduğu ‘en beylik’ soruyla başlıyoruz. “Nasıl bu kadar hızlı koşabiliyorsun?”…

“Tanrıya Şükür Jamaikalı’yım”

“Jamaika’da herkes atlet doğar” diyor Bolt, ülkede birinci spor olan atletizmin daha küçük yaşlarda çocuklara aşılandığını ifade ederek. Ve ilginç bir örnek veriyor: “Eğer ben Amerika’da doğmuş olsaydım, herhalde bu cüsseyle ya basketçi, ya da Amerikan futbolcusu olurdum. Tanrıya şükür ki Jamaikalıyım ve atletizm yapıyorum.” Hızlı koşmasının sırrını “genlerine” bağlayan ‘şimşek’ lakaplı atlet, “Yaptığım işe adanmışlık, disiplin ve çevremden gördüğüm büyük destek çok önemli. Fakat Jamaikalılar’ın genetik olarak bu konuda bir üstünlüğü olduğunu da düşünüyorum. Çünkü sürat benim genlerimde var” diyor.

“Artık Rekor Beklemeyin”

Kendisinden sürekli rekor beklenmesi Bolt’un sinir sistemini olumsuz etkilemişe benziyor. “Yeni rekor ne zaman?” sorusu üzerine ciddileşiyor, “Çok yoruldum, artık bu sezon rekor beklemeyin. Gelecek sezon için de söz veremem. Ben rekor için koşmuyorum. Sadece en iyisini yapmaya çalışıyorum. Pekin’de şaka yapmadığımı Berlin’de gösterdim” diye yanıt veriyor. 2011 Dünya Şampiyonası için yeni hedefleri olduğunu belirten Bolt, şöyle konuşuyor: “O zaman iyi durumda olursam, her şey mümkün. Rekorlarımı geliştirebileceğimi biliyorum. Amacım, atletizmde unutulmaz izler bırakıp, efsane olmak. Şu anda kahraman olabilirim ama henüz efsane değilim”

500 Bin Dolar İstemiş

Usain Bolt’un Pekin Olimpiyatı sonrası Türkiye’ye gelmek için 500 bin dolar istediği, bu paranın çok bulunması üzerine ziyaretin gerçekleşemediği ortaya çıktı. Atletizm Federasyonu tarafından Jamaika’nın atletizm başarısını anlatması için antrenörü Glen Mills ile birlikte geçen yılki Spor Şurası’na davet edilen Bolt’un menajeri, yıldız atletin yoğun programı olduğunu ve ancak 500 bin dolara gelebileceğini iletince, ziyaret yattı.

İstanbul Güzel Şehir

Türkiye’nin ve İstanbul’un adını sadece TV’deki turizm reklamlarında duyduğunu belirten Bolt, “Görünüşe bakılırsa güzel bir şehir” dediği İstanbul’u da bir gün ziyaret etmek istediğini söylüyor. Birlikte yarışmadığı için hiçbir Türk atleti tanımıyor. Berlin’de Türk sprinter Nevin Yanıt’ın 100 engel yarı finali koştuğunu duyunca da yanındaki sevimli kızı gösterip espiriyi patlatıyor: “O zaman Jamaika’ya gelip Shelly ile çalışsın!”. Bolt’un ‘Shelly’ dediği, 100 metrenin olimpiyat ve dünya şampiyonu Shelly-Ann Fraser. Berlin’i 10.73 ile kazanan Fraser, bu sırada tam yanımızda. Onun için Türkiye, Mars kadar uzak. “Hangi kıtada olduğunu da mı bilmiyorsun?” deyince coğrafyadan çakmış öğrenci gibi utanarak, başını iki yana sallıyor. “Yunanistan” kopyasını verecek oluyorum, gözleri parlıyor: “Bu yıl Dünya Atletizm Finali için ilk kez gideceğim. Oraya yakın mı?” Komşu olduğumuzu söylüyorum. Bu kez zor soru ondan geliyor: “Belki bir gün ülkenizde de yarış koşarım. Dünya çapında yarışınız var mı?” Bu kez utangaç öğrenci rolüyle başımızı iki yana sallamak bize düşüyor.

Bolt Koşuyor, Jamaika Kazanıyor

Dünya’nın en hızlı adamı, ülkesinin turizmine de hız kazandırmış. Berlin’deki toplantının ev sahibi Jamaika Turizm Bakanı Edmund Bartlett, Bolt’un koluna girerek onu “Yeni turizm ikonumuz” diye lanse ediyor. Yıldız atletin Pekin Olimpiyatı’nda üç altını, üç rekorla kazanmasının ardından Jamaika’nın, spor ve turizmi kol kola götürme fikri işe yaramış. Ekonomik krize rağmen Karayipler’de turist sayısını artıran tek ülke Jamaika. Bolt, “Dünyanın en güzel insanlarının ve sahillerinin olduğu ülke. Gelin ve siz de görün” diyerek Jamaika’nın turizm elçiliğini yapıyor. Spor ve turizmi ‘Bolt parantezinde‘ birleştirmeye başlamışlar bile. ‘Jamaika Şimşek Bolt’ adlı bir tekne, dünyanın en önemli yat yarışlarından Clipper Around The World’te yarışacak.

Madalyalar
Olimpiyat Oyunları
Altın 2008 Pekin 100 m
Altın 2008 Pekin 200 m
Altın 2008 Pekin 4 × 100 m bayrak
Dünya Şampiyonası
Altın 2009 Berlin 100 m
Altın 2009 Berlin 200 m
Altın 2009 Berlin 4 × 100 m bayrak
Gümüş 2007 Osaka 200 m
Gümüş 2007 Osaka 4 × 100 m bayrak
Gençler Dünya Şampiyonası
Altın 2002 Kingston 200 m
Gümüş 2002 Kingston 4 × 100 m bayrak
Gümüş 2002 Kingston 4 × 400 m bayrak
Yıldızlar Dünya Şampiyonası
Altın 2003 Sherbrooke 200 m

"Hiperaktif Bir Çocuktu”

Bir ara gözlerimiz Bolt’un yakınındaki annesi Jennifer ve babası Wellesly’ye kayıyor. Jamaika’nın elektrik ve suyu kısıtlı küçük bir köyü Sherwood Content’te, babasının bakkalında çalışarak büyüyen 23 yaşındaki 1.96’lık Bolt, boy konusunda da babasına çekmiş. Köyde yetişen oğulları 5 yıldızlı otel lobisinden koruma çemberi içinde çıkıp son model 500 SEL Mercedes ile uzaklaşırken, Jennifer ve Wellesly Bolt ile sohbete başlıyoruz: “O Jamaika’nın ve tüm dünyanın kahramanı. Bu günleri hayal bile edemezdik. Oğlumuzla gurur duyuyoruz. Ne kadar ünlü olursa olsun, o bizim hep küçük oğlumuz olarak kalacak”. Wellesly Bolt, oğlundaki yeteneği küçük yaşta keşfettiklerini ancak bu kadarını beklemediklerini itiraf ediyor: “Bebekken bile vücut yapısı güçlüydü. Sonra hiperaktif oldu. Atletizm ve hocası Glen Mills onun yeteneklerini doğru yönlendirmesini sağladı”. Bolt ünlü bir atlet olana kadar köyden dışarı adım atmayan, şimdi dünyayı onunla birlikte gezen çift, yine de köylerini terk etmek istemiyor: “Ömrümüzün sonuna kadar orada mutlu yaşayacağız.”

85 Euroya, Bolt Ol!

Ve işte o ayakkabı… Berlin Olimpiyat Stadı’nda 100 metrede 9.58, 200 metrede 19.19 saniyeyle kendisine ait dünya rekorlarını alt üst eden Bolt’un, koşarken giydiği ayakkabıyı müzelik bir parça gibi itinayla elimde tutuyorum. Puma’nın özel ürettiği turuncu ve altın yaldızlı bu çivili ayakkabı, Berlin’de 85 euroya kapış kapış satılıyor.

2 Şubat 2010 Salı

"My country did not send me 5,000 miles to start the race,They sent me 5,000 miles to finish it."

"Büyük insanların idealleri; sıradan insanlarınsa hevesleri vardır."
Washington Irving

1968 Meksika Maratonu..

Hava kararmaktadır. Maraton yarışı sonuçlanalı bir saati geçmiştir. Stadyum neredeyse boşalmıştır. Stadyumun temizlikçileri yavaş yavaş etrafı toparlamaya bile başlamıştır. Tam o sırada stadyumun giriş kapısından bir siyahî atlet gözükür.
Atletin gözü bitirme çizgisini aramaktadır. Koşma ile yürüme arası bir şekilde seke seke ilerlemektedir. Sonunda atlet bitirme ipini göğüsler. Böylece John Stephen Akhwari Mexico'daki 1968 Olimpiyatları'nda tarihe geçer. Ama bu Tanzanyalı atletin tarihe geçmesine asıl neden yarışı en son bitiren atlet olması değil, ipi göğüsledikten sonraki sözleri olmuştur.
Bu Tanzanyalı atlet yarış sırasında bir kaza geçirmiş ve yaralanmış, tedavisi yapılmış ama bacağı hala kanamaktadır. Stadyumda kalan küçük bir kalabalık atleti alkışlar. Bir kısmı takdirle, bir kısmı da adamın yaralı bacağını görmediklerinden belki de dalga geçerek alkışlamaktadır. Maraton koşuşunu yazacak bir iki gazeteci daha stadyumdan ayrılmamıştır. Ve atlete sorarlar;
-Yarışı kazanma şansınızı kaybetmiştiniz. Neden ille de yarışı bitirmek için bu kadar kendinizi zorladınız?
Soruya Tanzanyalı atlet çok şaşırır ve cevabını verir ;
-Beni ülkem buraya yarışa başlayayım diye değil yarışı bitireyim diye yolladı!

Not :
John Stephen Akhwari 1968 Meksika olimpiyatlarında maratonu 4saat 30dakikada bitirmiştir.

John Stephen Akhwari'nin yarıştan sonra söylediği "My country did not send me 5,000 miles to start the race,They sent me 5,000 miles to finish it." tarihe geçmiştir.

1968 Meksika olimpiyatları maratonunu 2:20:26 dereceyle Etopyalı Mamo Wolde kazanmıştır. Mamo Wolde 2002 yılında 70 yaşında Addis Ababa'da vefat etmiştir.

John Stephen Akhwari 1968 olimpiyatından sonra ülkesine dönmüş ve Mbulu kasabasında karısı ve altı çocuğu ile yaşamaya başlamıştır. 1983 yılında ulusal kahraman madalyası almıştır.
-----
Wikipedia;
http://en.wikipedia.org/wiki/John_Stephen_Akhwari

Bu gidiş gidiş değil..


Yazık! Düşüncesizlik bizi köreltiyor..

Bu güzelim vatanın ömrünü çürütüp, yoksulluğa ve yok oluşa sürüklüyor. Üzerinde yaşadığımız cennet vatan; çevre düzenlemesiyle, insan ilişkileriyle, barındırdığı sayısız ırk ve milletten, dilden, dinden çeşit çeşit insanıyla, öz kimliği ve yaşam standartlarıyla, hayata bakış açısıyla, demokratik gelişim ve büyüme sürecinde bu kadar çevre kirliliğini haketmiyor. Bizim topraklarımız; İnsan olma ve doğa bilinci, sağlık kültürü, spor eğitimi, öğrenim ve öğretim standartları, sosyal ilişkileri, kişisel farkındalık ve dünya kültürü gibi daha bir çok konuda tüm dünyaya örnek olması gereken bir cennet.

Doğa, bizim geleceğimizi şekillendiren, onun için ne ekersen bize fazlasıyla geri veren, ona karşı attığımız bir adıma, yüzlerce adımla karşılık veren bir mucize. Duyarlılık ve bilinçli tüketim sayesinde elde edilecek huzurun yerini hiçbirşey tutamaz!

Bu yüzden! yaşadığımız bu cenneti korumak, sevmek, bağrımıza basmak ve insanlığın ortak paydası olan Dünya Barışı 'nda düzenli ve istikrarli bir ekosistemin parçası olduğumuzu unutmamak en büyük görevimiz..

Dünya üzerinde değişim ve gelişim bereketini kusursuzca yaşayabilmenin tadını ancak ve ancak; duyarlı ve bilinçli bireyler olarak çıkartabiliriz.

Bizler insanız ve gelişime programlıyız..

Mr.Macera (Arda Aşaner)

Olimpizm..

Olimpizm bir yaşam felsefesidir. Bedene iradeye ve zihne özgü nitelikleri yücelterek dengeli bir biçimde bütünleştirir. Olimpizm sporu kültür ve eğitimle kaynaştırarak çaba göstermenin iyi örneklerin eğitsel değerinin ve evrensel temel ahlak ilkelerine saygının verdiği mutluluğa dayalı bir yaşan biçimi yaratmayı amaçlar. Olimpizmin amacı, sporun heryerde uyumlu insan gelişmesine hizmet etmesine sağlamak bu yolla insan saygınlığını titizlikle koruyan barışçıl bir toplumun yaratılmasında özendirici rol oynamaktadır. IOC’nin önderlik ettiği olimpik hareket çağdaş olimpizm düşüncesinden kaynaklanır. Olimpik hareketin amacı dünya barışına ve daha iyi bir dünyanın yaratılmasına katkıda bulunmak üzere gençliği hiçbir ayırım gözetmeden ve birbirini anlamaya dostluk dayanışma ve FAİR-PLAY anlayışına gerektiren olimpiyat ruhu içinde spor ile eğitmektir. iç içe geçmiş 5 halka ile simgelenen olimpik hareketin etkinliği evrensel ve kalıcıdır. 5 kıtayı kucaklar bütün dünyadan sporcuları büyük spor şöleni olan olimpik oyunlarda bir araya getirerek doruk noktasına ulaştırır. Türkiye'de Olimpizmin ve sporun katkılarını anlatarak çocuk ve gençlerin spora katılımına teşvik etmek, olimpiyat oyunlarının dünyada barış kardeşlik ve mükemmellik kavramlarını nasıl geliştirdiğini göstermek ve olimpiyat oyunları organize etmenin ülke gençliğine ve kalkınmaya ne gibi katkılarda bulunduğunu anlatmak TMOK ( Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi) ‘nin görevidir.

Olimpiyat Halkalarinin Anlami..


5 kıtayı temsilen ilk kez 1920 Olimpiyatlarında kullanılan Olimpiyat Bayrağı. Mavi daire Avrupa'yı, sarısı Asya'yı, siyahı Afrika'yı, kırmızı Amerika'yı, yeşil de Avustralya'yı temsil eder. Bu beş kıtanın üzerinde bir tek güneş parlar. Güneş ışınlarından yararlanılarak bir büyüteçle yakılan olimpiyat meşalesi de oyunlar devam ettiği sürece söndürülmez.